Atatürk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Atatürk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Kasım 2016 Perşembe

10 Kasım 2016



CUMHURİYET'i kuran Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanıyan yüzyılın en büyük devlet adamı ATATÜRK'ün anısı önünde saygı ile eğiliyorum.


Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

10 Kasım 2014 Pazartesi

10 Kasım 2014



CUMHURİYET'i kuran Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanıyan yüzyılın en büyük devlet adamı ATATÜRK'ün anısı önünde saygı ile eğiliyorum.

ATATÜRK'ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABESİ
NUTUK (Söylev) - Ankara, 20 Ekim 1927

Türk Gençliğine Bıraktığımız Kutsal Armağan
Saygıdeğer baylar, sizi, günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe mal olmuş bir dönemin öyküsüdür. Bunda, ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım.

Baylar, bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.

Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum. 

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

9 Kasım 2013 Cumartesi

Unutmadık ve asla Unutmayacağız 10 Kasım 2013



Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

ATATÜRK'ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABESİ
NUTUK (Söylev) - Ankara, 20 Ekim 1927

Türk Gençliğine Bıraktığımız Kutsal Armağan
Saygıdeğer baylar, sizi, günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe mal olmuş bir dönemin öyküsüdür. Bunda, ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım.

Baylar, bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.

Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum. 

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

10 Kasım 2011 Perşembe

ATATÜRK ve TÜRK Kadını

ATATÜRK'ün TÜRK Kadını Hakkındaki Sözleri


Dünyada her şey kadının eseridir.


Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

Toplumdaki başarısızlığın sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır.

Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek, dünyanın barış ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz.

Bir toplum cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusur’dur.

İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?

Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.

Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa.

Türk kadını dünyanın en münevver, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır siklette değil; ahlâkta, fazilette ağır, ağırbaşlı bir kadın olmalıdır. Türk kadınının vazifesi, Türk’ü zihniyetiyle, bazusiyle, azmiyle koruma ve müdafaaya gücü yeter nesiller yetiştirmektir. Milletin kaynağı, sosyal hayatın esası olan kadın, ancak faziletli olursa vazifesini yapabilir. Herhalde kadın çok yüksek olmalıdır.

Kimse inkâr edemez ki, bu harpte ve ondan evvelki harplerde milletin hayat kabiliyetini tutan hep kadınlarımızdır.

Kadınlarımızın genel görev ve çalışmalarda paylarına düşen işlerden başka, en önemli, en hayırlı, en faziletli bir ödevleri de “iyi anne” olmalarıdır.

Dünyada hiçbir milletin kadını, “Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim” diyemez.

Kadının en büyük vazifesi analıktır. İlk terbiye verilen yerin, ana kucağı olduğu düşünülürse bu vazifenin ehemmiyeti lâyıkiyle anlaşılır. Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya karar vermiştir. Bugünün gereçlerinden biri de kadınlarımızın her hususta yükselmelerini temindir. Bu sebeple kadınlarımız da âlim ve teknik bilgi sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün tahsil derecelerinden geçeceklerdir. Sonra kadınlar sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yardımcısı ve koruyucusu olacaklardır.

Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.

Büyük başarılar, kıymetli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur.

Milletin kaynağı, toplumsal hayatın temeli olan kadın ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir.

Zaman ilerledikçe ilim geliştikçe medeniyet dev adımlarıyla yürüdükçe; hayatın asrın bugünkü gereklerine göre evlat yetiştirme’nin güçlüklerini biliyoruz. anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. gerekli özellikleri taşıyan evlat yetiştirmek pek çok özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. bu sebeple kadınlarımız hatta erkeklerden daha çok aydın daha çok feyizli daha fazla bilgin olmaya mecburdurlar!

Kadınlarımız için asıl mücadele alanı asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılık’ta başarıdan çok; ışık’la bilgi ve kültür’le gerçek fazilet’le süslenip donanmaktır! ben muhterem hanımlarımızın avrupa kadınlarının aşağısında kalmıyacak aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak ışık’la bilgi ve kültür’le donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.

Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.

Bizim toplumumuz için ilim ve fen lazım ise bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlar’ımızın iktisap etmesi lazımdır.

Kadınlar içtimai hayat’da erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.

Malumdur ki her sahada olduğu gibi toplum hayatı’nda dahi vazife taksimi vardır. bu umumi vazife taksimi arasında kadınlar kendilerine ait olan vazifeleri yapacakları gibi toplumun refahı saadeti için elzem olan umumi mesaiye de dahil olacaklardır.

Tarlalarda erkeklerle birlikte çalışan kasabalarda pazar yerine giden yumurta ve tavuğunu satan ondan sonra kendisine gerekenleri bizzat satın alan çalışmalarının hepsinde kocalarına yardımcı olan kadınlar!.. ben bu kadınlar arasında kocalarından daha iyi işten anlıyanlar’a ve hesap yapanlar’a rastladım.

Türk kadını yüzyıllardır geri bırakılmış ve sosyal hakları elinden alınmış adeta yok sayılmıştır. Medeni ülkeler seviyesine çıkmak isteyen Türkiye Cumhuriyeti kadınlarına ikinci sınıf insan muamelesi yapamazdı. Zira kadınlar Milli Mücadele’de milli teşkilatlar kurarak çalışmalar yapmışlar cepheye silah taşımışlar ve vatanın kurtulması için erkeklerle beraber savaşmışlardır. 

Atatürk Hakkında Dünya Liderlerinin Söyledikleri

ATATÜRK'ün Vefatı Üzerine, Dünya Liderlerinin ATATÜRK Hakkında Söyledikleri ve Yabancı Basın Organlarında Yazılmış Bazı Yazılar


Atatürk’ün ölümü yalnız Türk Milleti için değil, onun örneğine çok muhtaç olan bütün Doğu milletleri için en büyük kayıptır.
(Eleyyam Gazetesi, Şam-1938)


Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir. Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.
(Eleftherios Venizelos, Yunanistan Başbakanı, 1933)

Bir insana ölümünden sonra bu derece sevgi ve yas gösterileri yapılması milletler tarihinde az görülen şeylerdendir.
(Athinaika, Atina, 12 Kasım 1938)

Sakarya Savaşı, Sakarya Zaferi, yirmi yaşımın en kuvvetli hatırası olmuştur. O zamanlar, kendi kendime diyordum: Acaba ben de ulusumu böylesine seferber edemez miyim, onun ruhuna kurtarıcı hamleyi, bu dizgin tanımaz ihtirası aşılayamaz mıyım?
(Habib BURGİBA, Tunus Devlet Başkanı, 1965)

Atatürk, tarihin her devresi için, insanlığın bir mucizesidir.
(Suriye)
Atatürk, dünya üzerinde yeni bir devir açmış bir insandır. Ben, O’nun Türk kadınlarına hak vererek ve bir ülkede anayı, yakışır olduğu yüceliğe eriştirerek Batı’ya ders verdiğini nasıl unuturum.
(Uluslararası Kadınlar Birliği Delegesi, Prenses Aleksandrina)

Romanya’da Atatürk’ün ölüm haberi geldiği gün, bütün okullarda dersler tatil edildi.
(Romanya-Rador Ajansı: Bükreş)

Milletimiz, en büyük Türk’ün karşısında kederli bir saygı ile eğilmektedir.
(Romanya)

Atatürk, başı dumanlı doruklarda yüce bir dağ tepesidir. Siz O’na yaklaştıkça o yükselir ve aranızdaki mesafe sonsuza değin aynı kalır. Devirlerinde büyük gözüken, zamanla küçülen benzerlerinden farkı budur ve böyle kalacaktır.
(Arriba Gazetesi, Portekiz, 1938)

O, Türkiye’yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu ispat etti. Kemal Atatürk’ün ölümüyle Müslüman dünyası en büyük kahramanını kaybetmiştir. Atatürk gibi bir önder önlerinde bir ilham kaynağı olarak dikildiği halde Hind Müslümanları bugünkü durumlarına hâlâ razı olacaklar mı?
(Muhammet Ali Cinnah-Kaidiâzam, Pakistan Cumhurbaşkanı, 1954)

Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O’nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.
(İkbal, Pakistan Millî Şairi)

Atatürk’ün yaptıkları insanoğlunun kolay kolay yapabileceği şeylerden değildir. O; büsbütün başka bir insandı. (El-Mısri Gazetesi, Mısır, 11 Kasım 1938)

Dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. Dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir.
(An Nahar, Beyrut)

Yüzyıldanberi Küçük Asya’nın çıkardığı en büyük lider.
(The Japan Chronicle, Kobe)

Türkler, Atatürk’ü olağanüstü bir tutkunlukla seviyorlar. Bursa’ya giderken trende rast geldiğim bir çocuğa İstanbul veya Ankara’dan hangisini sevdiğini sordum. Çocuk Ankara’yı sevdiğini söyledi. Nedenini sorduğumda: ‘Ankara’da Atatürk bulunduğu için..’ cevabını verdi.
(Mısır, El Bela Gazetesi)

Hayatının sonuna kadar milletinin mutlak güveni ile kurduğu devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi görülmemiş bir karakter örneğidir.
(Comte Carlo Sforza, İtalya Eski Dışişleri Bakanı)

Atatürk`ün ölümü ile dünya büyük bir liderini kaybetti.
(Gazeta Del Popolo Gazetesi, İtalya, 11 Kasım 1938)

Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılâpçı olmuştur.
(Ben Gurion, İsrail Başbakanı, 1963)

 “Atatürk, askeri dehâ ile devlet adamı filozof dehâsını toplamıştır.”
(İspanya)

“İslam dünyasının büyük insan yetiştirme gücünü yitirdiğini öne sürenler, Atatürk’ü hatırlamalı ve utanmalıdırlar.” 
(Tahran Gazetesi, İran, 1939)

Bugün Türkiye, büyük ve yeni bir memlekettir. Ve savaş sonrasının dehşet, sefalet ve bitkinliğinden çıkmış olan bu yeni Türkiye, Atatürk’ün dimağında vücut bulmuştu. O, bu Türkiye’yi kendi elleriyle dünyaya getirdi.
(Dela Mail Gazetesi)

Kadınlar başka hiçbir ülkede bu kadar hızla ilerlememişlerdir. Bir ulusun bu derece değişmesi, tarihte, gerçekten eşi olmayan bir olaydır
(İngiliz, Daily Telgraph Gazetesi)

Atatürk, yirminci yüzyılın en büyük mucizesidir.
(National Tidence Gazetesi, Danimarka, 11 Kasım 1938)

Eğer tarih bir kalbe sahip olsaydı, Mustafa Kemal’i mutlaka kıskanırdı.
(Tchang Yang Yee Pan Gazetesi, Çin, 1958)

Atatürk, bütün Asya kıtasının Ata’sıdır.
(Çin)

Biz Çinliler, hepimiz bu yasa katılıyoruz. Zira büyük bir milletin, çok sevilen Büyük Ata’sının ölümü, yalnız Türkiye için değil, aynı zamanda bizim kıtamızda ve bütün dünyada büyük bir boşluk bırakmaktadır.
(Çin Basını)

Hiç bir ülke, Atatürk’ün Türkiye’sinin gördüğü değişiklikleri bu kadar hızlı bir şekilde görmemiştir. Bugünün Türkiye’sinin tarihi Mustafa Kemal’in tarihidir.
(Dness Gazetesi, Bulgaristan, 11 Kasım 1938)

Türkiye’nin uluslararası ünü, prestij ve otoritesi durmaksızın yükselmiştir. Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı Atatürk’tür.
(Libre Belgique Gazetesi)

Bir yenilginin uçurumuna düştüğü halde, ilkin neticesiz sanılan İstiklâl Mücadelesini yapan Türk Milleti, önünde saygıyla eğilmeden bu satırlara son veremez. Zafer neşesiyle kendinden geçmiş bir diplomasinin kararını ‘hayır’ diyerek yırtmak ve yüzlerine fırlatmak örneğini biz Almanlar, Türklere borçluyuz.
(Alman Askeri Dergisi Vissen Und Vehr)

Benim üzüntüm iki türlüdür; önce böyle büyük bir adamın kaybından dolayı bütün dünya gibi üzgünüm. İkinci üzüntüm ise, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkân kalmamış olmasıdır.
(Franklin ROOSEVELT, A.B..D. Başkanı)

ATATÜRK

CUMHURİYET'i kuran Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanıyan yüzyılın en büyük devlet adamı ATATÜRK'ün anısı önünde saygı ile eğiliyorum.