10 Kasım 2011 Perşembe

ATATÜRK ve TÜRK Kadını

ATATÜRK'ün TÜRK Kadını Hakkındaki Sözleri


Dünyada her şey kadının eseridir.


Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

Toplumdaki başarısızlığın sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır.

Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek, dünyanın barış ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz.

Bir toplum cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusur’dur.

İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?

Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.

Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa.

Türk kadını dünyanın en münevver, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır siklette değil; ahlâkta, fazilette ağır, ağırbaşlı bir kadın olmalıdır. Türk kadınının vazifesi, Türk’ü zihniyetiyle, bazusiyle, azmiyle koruma ve müdafaaya gücü yeter nesiller yetiştirmektir. Milletin kaynağı, sosyal hayatın esası olan kadın, ancak faziletli olursa vazifesini yapabilir. Herhalde kadın çok yüksek olmalıdır.

Kimse inkâr edemez ki, bu harpte ve ondan evvelki harplerde milletin hayat kabiliyetini tutan hep kadınlarımızdır.

Kadınlarımızın genel görev ve çalışmalarda paylarına düşen işlerden başka, en önemli, en hayırlı, en faziletli bir ödevleri de “iyi anne” olmalarıdır.

Dünyada hiçbir milletin kadını, “Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim” diyemez.

Kadının en büyük vazifesi analıktır. İlk terbiye verilen yerin, ana kucağı olduğu düşünülürse bu vazifenin ehemmiyeti lâyıkiyle anlaşılır. Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya karar vermiştir. Bugünün gereçlerinden biri de kadınlarımızın her hususta yükselmelerini temindir. Bu sebeple kadınlarımız da âlim ve teknik bilgi sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün tahsil derecelerinden geçeceklerdir. Sonra kadınlar sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yardımcısı ve koruyucusu olacaklardır.

Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.

Büyük başarılar, kıymetli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur.

Milletin kaynağı, toplumsal hayatın temeli olan kadın ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir.

Zaman ilerledikçe ilim geliştikçe medeniyet dev adımlarıyla yürüdükçe; hayatın asrın bugünkü gereklerine göre evlat yetiştirme’nin güçlüklerini biliyoruz. anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. gerekli özellikleri taşıyan evlat yetiştirmek pek çok özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. bu sebeple kadınlarımız hatta erkeklerden daha çok aydın daha çok feyizli daha fazla bilgin olmaya mecburdurlar!

Kadınlarımız için asıl mücadele alanı asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılık’ta başarıdan çok; ışık’la bilgi ve kültür’le gerçek fazilet’le süslenip donanmaktır! ben muhterem hanımlarımızın avrupa kadınlarının aşağısında kalmıyacak aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak ışık’la bilgi ve kültür’le donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.

Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.

Bizim toplumumuz için ilim ve fen lazım ise bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlar’ımızın iktisap etmesi lazımdır.

Kadınlar içtimai hayat’da erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.

Malumdur ki her sahada olduğu gibi toplum hayatı’nda dahi vazife taksimi vardır. bu umumi vazife taksimi arasında kadınlar kendilerine ait olan vazifeleri yapacakları gibi toplumun refahı saadeti için elzem olan umumi mesaiye de dahil olacaklardır.

Tarlalarda erkeklerle birlikte çalışan kasabalarda pazar yerine giden yumurta ve tavuğunu satan ondan sonra kendisine gerekenleri bizzat satın alan çalışmalarının hepsinde kocalarına yardımcı olan kadınlar!.. ben bu kadınlar arasında kocalarından daha iyi işten anlıyanlar’a ve hesap yapanlar’a rastladım.

Türk kadını yüzyıllardır geri bırakılmış ve sosyal hakları elinden alınmış adeta yok sayılmıştır. Medeni ülkeler seviyesine çıkmak isteyen Türkiye Cumhuriyeti kadınlarına ikinci sınıf insan muamelesi yapamazdı. Zira kadınlar Milli Mücadele’de milli teşkilatlar kurarak çalışmalar yapmışlar cepheye silah taşımışlar ve vatanın kurtulması için erkeklerle beraber savaşmışlardır.