31 Temmuz 2012 Salı

Bira Servisi


Teneke kutuda, şişelenmiş ya da fıçı bira, hangisi servis ediliyor olursa olsun, izlenmesi gereken muhim süreçler ve kurallar vardır;

Soğukluk Derecesi
Bira 2 veya 3  derecede buzdolabında muhafaza edilmelidir.
Pastörize edilmemiş fıçı bira eğer 7  derecenin üstünde saklanırsa bozulur.
Biranın servis derecesi 4  ile 7 derece arasındadır.
Avrupalılar, biralarını Amerikalılara göre daha sıcak içerler.
Çok soğuk servis edilen bira durgun ve bulanık olur.
Çok sıcak servis edilen bira köpüklü ve savruk olur.

Bardakların Temizliği
Bardaklar yağlı ve kirli olmamalı
Kirli bardak birayı durgun gösterir, köpükler sabit kalmaz ve baloncuklar bardağın içersine yapışırlar.
Gerekli temizleme muhimmatlarını edinmek ve uygun deterjan ve temiz suyu kullanmak bar için çok büyük önem teşkil eder.

Not: Soğuk bardakta servis edilen bira harika görünür.

Biranın Bardağa Dökülmesi
Bardağın üstünde köpük bulunmalıdır
Köpük miktarı 1cm ile 2.5 cm arasında olmalıdır
Bira konulurken bardağın 45 derecelik bir açı ile tutulması gerekir
Bira servisi için her zaman yeni bir bardak kullanmak gerekir

Bira Türleri

Lager: Aslında birayı olgunlaştırmak için bir mahsendir. Hafif bir biradır.

Bock: Rengi koyudur ve ağır gövdelidir. Lager’e göre zengin ve tatlıdır.

Dark Beer: Koyu renkte kızartılmış bira arpasından yapılır. Dark Beer birası Bock birası kadar tatlı değildir (çoğu zaman Bock birasıyla karıştırılır).

Pilsner: Pilsner birası Çek Cumhuriyetinde yapılır. Hafif gövdeli ve rengi koyu değildir.

Ales: Dolu gövdeli ve Larger’e göre tadı bayağı keskindir. Ales İngilizler ve Kanadalılarda çok yaygın olarak içilir.

Porter: Porter Ales’e çok benzer. Porter Stout birasına göre hafif, koyu, zengin köpüğüyle tatlıdır. Sadece koyu bira arpası kullanılır.

Stout: Koyu Ales, güçlü bira arpası tadıyla tatlıdır.

Diğer Biralar
Hafif ve Diet Biralar , Buğday Birası, Buhar Birası, Buz Birası

Buz Birası : Buz birası ilk olarak 1994 yılında güneydoğu Asya’da tanınmıştır. Öncellikle bu biralar normal bir bira gibi yapılır ve sonra da bira içindeki suyun buza dönüşmesine kadar alçak dereceyle soğutulur. Sonra da bira filtrelenir ve güçlü ve yoğunlaştırılmış tatlı bira elde edilir. Buna da Ice Beers ismi verilir.

19 Temmuz 2012 Perşembe

Biranın Tanımlanmasındaki Etkenler



Biranın tanımlanmasındaki Etkenleri; Aroma, tat ve karbonatlama seviyesine bağlı olarak biraları tanımlayabiliriz;

Aroma : Bira aroması malt tadından meyve aromalı türlere kadar çeşitlilik gösterebilir. Kriek ve Framboise türü biralar ağırlıklı olarak meyve aromalıdır ve meyve tabanlı üretilirler.

Bira aromasındaki etkenler;
  1. Kullanılan maltın türü
  2. Kullanılan şerbetçi otunun türü
  3. Meyve ve benzeri diğer malzemelerin türü

Tat : Bira hafif ve serinletici türden zengin aromalı ağır türlere kadar çeşitlilik gösterir. Biranın tadı aşağıdaki etkenlere bağlıdır;
  1. Şetbetçi otunun oranı ve türü
  2. Maltın türü
  3. Mayanın türü
  4. Posa şekerinin miktarı
  5. Üretimde ve lapa haline getirilirken kullanılan su

Karbonatlama : Karbon seviyesinin artması veya azalması çeşitli tekniklerin kullanılması ile belirlenir. Krausening öncelikli ve şartlı karbonatlama biçimidir impregnasyon kullanılmamaktadır.
Biranın tadı ve aroması koklama yoluyla algılanabilir. Karbon seviyesinin tanımı biranın aşağıdaki özelliklerinin gözlemi ile gerçekleştirilir;
  1. Köpük
  2. Baloncuk
  3. Brüksel Usulü

Köpük: Köpük, bira bardağa koyulduğunda üstte oluşan tabakadır. Yoğun ve düzensiz köpük biranın doğal bir karbonatlama sürecinden geçtiğini gösterir.

Baloncuk: Baloncuklar biranın dibinden yukarı harket eden kabarcıklardır. Eğer büyük baloncuklar yukarı doğru hızlıca çıkıyorlarsa ve hızlıca kayboluyorlarsa; bira yapay olarak karbonatlanmıştır. Doğal karbonatlanmış birada ufak baloncuklar yukarı doğru dairesel harketler çizerek ilerlerler. Doğal karbonatlama yapay karbonatlamadan daha fazla zaman alır.

Brüksel Usulü: Bira tüketilirken bardağın yanına yapışan köpük Brüksel usulu olarak adlandırılır. Bu terim biranın kesinlikle doğal olarak karbonatlandığının bir işaretidir.

Bira Üretim Aşaması

Bütün biraların temel üretim ilkelerinin aynı olmasına karşın pratikte çok fazla farklılıklar vardır. Genel üretim aşaması aşağıdaki şekilde verilmiştir. Şekilde üretim aşamasının genel görüntüsü, her bir aşamada ne olduğu açıklanmaktadır, rutin bira yapımı bir çok bira üretimi ile hemen hemen aynıdır, bununla beraber herhangi bir değişiklik direk olarak biranın yapısına yansımaktadır, bu yüzden bugün piyasada çok fazla bira çeşidi vardır.

1. Aşama : Bu aşama taneleri ezme  değirmene hazırlanma sürecini içermektedir.; 
Malt’ın Hazırlanması ; Malt değişik şekillerde bulunabilir, az çok hepsi aynı maltlama sürecinden geçer, ancak ana farklılık kurutulma miktarı ve içerdiği renkten kaynaklanır. Lager türü biralar için açık renkli malt gerekir, daha fazla malt tadı ve kokusuna ihtiyaç duyan biralarda daha koyu renkli malt kullanılır, bazen kristal malt’ta denir çünkü şeker kururken kristal şeklini alır ve buda koyu renklidir. Stout gibi diğer biralar kavrulmuş malta ihtiyaç duyarlar ve kahve tanesi renginde olurlar.
Bira fabrikasına gelen ürün kalite kontrolcüleri tarafından, firmanın gereksinimlerine göre uyup uymadığı kontrol edilir. Nem oranı, nitrojen, oksijen ve daha birçok değişik testlerden geçilir. Bütün bunlar konularında uzman görevliler tarafından geniş bir ekipman ile laboratuar ortamında yapılır.
Malt kullanılmadan önce temizlenmeli ve hazırlanmalıdır. Malt seri temizleme işlemine tabi tutularak taşıma sırasında veya daha önce meydana çıkmış gereksiz istenmeyen maddelerden arındırılır. Mesela saman, taş, demir veya ince taneler çıkartılır. Bütün bunlardan sonra nişastayı üretime hazır hale getirmesi için değirmene geçer, değirmen iki ince silindirden ibarettir görevi taneleri kabuğundan ayırmaktır. Değirmenden gelen malt’a Grist (tahıl) denir. Daha sonra Grist Case (tahılkabı) denilen kap veya siloya konur. Diğer gerekli tahıllarda reçeteye uygun miktarlarda Grist Case’e konurlar ve Bütün  kuru şeyler bu kutuda etkileşime girerler.

2.Aşama : Bu aşamada bira mayasının üretimi için nişasta şekere dönüşür; Nişastanın şekere dönüşümü Mashtun (karışım (lapa) varili) denen alette gerçekleşir. Bu işlemde tahılların lapası ortalama 65°C (146°F-150°F) su ile karıştırılıp, Grist Case’teki tahıl Mashtun’a aktarılır. Böylelikle sıcak sıvı ile karıştırılmış olarak Mashtun’a geçer. Bu tahıl karışımı ve sıcak sıvı varilin içinde ortalama iki saat bekletilir. İşte bu süre zarfı içinde nişasta şekere dönüşür. Değişime sebep olan bu enzime Diastase denir.
Wort varilin alt kısmına konan deliklerden süzülür. Bütün şekerin çıkarılması için kalan tanelere daha sıcak su püskürtülür. Bu işlem Sparging olarak adlandırılır ve bu işlem bahçe sulama sistemine benzeyen karışım varilinin üzerine yerleştirilmiş bir alet aracılığı ile yapılır. Şekerin tam olarak kullanılabilme oranı ortalama olarak %98’dir. Sonuç olarak tatlı bira bir sonraki aşamaya geçer. Kullanılan tahıllar otomatik olarak karışım varilinden çıkartılır ve hayvan yemi üreticilerine veya yerel çiftçilere daha çok sığır yemi olarak satılır.

3.Aşama : Bu aşamada bira tatlandırılır ve fermantasyona hazır hale getirilir; Biranın geçmiş olduğu bir sonraki araç Kettle (Kazan) veya Copper (Bakır) diye adlandırılır. Bu aracın geleneksel olarak Bakır diye adlandırılmasının sebebi bunun bakır madeninden yapılmış olmasıdır. Bu günlerde neredeyse bütün araçlar hijyenik ve temiz olduğu için paslanmaz çelikten yapılmaktadır. İlk olarak gerekli miktar ve tipte şerbetçiotu ile bira kaynatılır, kaynatma işlemi 1 veya 2 saat sürer (genellikle karıştırılmış şerbetçi otu kullanılır)
Bu işlem sonunda:
Şerbetotundan koku alır.
İçindeki proteinleri pıhtılaştırarak ortaya çıkabilecek problemleri minimuma indirir.
Birayı temizler ve bakterileri öldürür.
Daha sonra gerekli olmayacak olan enzimleri yok eder.
Bira için gerekli ağırlığın sağlanması için ekstra olarak şekerde eklenebilir.
Kaynatıldıktan sonra şerbetçiotu katılan bira, ayırma kısmına akar ve orada kullanılmış olan şerbetçiotunun artıkları çıkartılır. Çıkarılan şerbetçiotu kullanılan otun şekline bağlı olarak değişir (Geleneksel veya ufalanmış). Kullanılan şerbetçiotu çürütülerek gübre olarak kullanılmak üzere çiftçilere ve bahçelere satılır.
Daha sonraki aşama ise biranın ısısını düşürmedir, ısı ortalama 15,6°C (60°oF) ‘ta kadar Lager için daha düşük soğutulur. Bu işlem özel olarak bu iş için dizayn edilmiş soğutucular kullanılarak yapılır. Bu alet ince paslanmaz çelik levhalardan oluşmaktadır. Sıcak bira levhanın bir tarafından ve soğuk su karşı taraftan aşağıya akar. Sıcak birayı soğutan su bu işlem esnasında ısınır bu etkili bir ısı değişimidir. Isınan bu su, bira üretiminin değişik kısımlarında kullanılabilir. Bu işlem birayı pastörize etmek için tam ters olarak yapılabilir.
Genellikle burada biraya oksijen verilmesi de önemli bir husustur. Oksijen iyi fermantasyonun olduğundan emin olmak için gereklidir.


4. Aşama : Bu aşamada biranın üretimi tamamlanmaktadır; Bira soğutucudan sonra fermantasyon işlemine geçer. Bira soğutucudan fermantasyon kabına aktarılırken daha öncede belirttiğimiz gibi dikkatli bir şekilde miktarı ayarlanan oksijen eklenir. Bu aşamada üretilecek biranın türüne bağlı olarak gerekli maya ilave edilir.
Fermantasyon kabı özel olarak dizayn edilir, büyük ve modern bira fabrikalarında paslanmaz çelikten yapılmış ve ortaya çıkan karbondioksit gazını içeride tutabilecek şekilde hazırlanmıştır. Değişik şekil ve büyüklükte olurlar. Üreticiler fermantasyon yapılan biranın ısı kontrolünü değişik metotlarla yaparlar, genellikle kabın dışına soğuk su geçirilerek, kabın içindeki sıcaklık kontrol altında tutulur. Fermantasyonun yapıldığı yerler enfeksiyon riskini en aza indirecek şekilde inşa edilmiştir, tüm dış yüzey kolay temizlenebilir ve temiz tutulması kolay olan metalle kaplanmıştır.
Fermantasyon işlemi genellikle 3 gün içinde sona erer, bu süre lager türü biralar için genellikle daha fazladır. Fermantasyon sırasında biranın yapı ve şeklinde değişiklikler meydana gelir. Bu sırada kimyasal bir reaksiyon gerçekleştiği için sıcaklık değişir şekerin maya tarafından kullanılma işlemi değişikliklerde görülür.
Fermantasyon tamamlandıktan sonra artakalan maya çıkarılır ve öldürülür yeterli miktarda toplanan artık maya ecza sanayisine veya yiyecek firmalarına satılabilir bazıları daha sonra kullanmak üzere fabrikada bırakılır. Artakalan CO2 nin miktarına bağlı olarak, toplanabilir, temizlenip daha sonra bira hazırlama ve paketlemede kullanılmak üzere depolanır. Fermantasyon bittiğinde bira hazırdır demektir, olgunlaşması ve dengede tutmak için bekleme kaplarına pompalanır.

Depolama ; Depolama sürecine çoğu zaman “lagering” süreci ismi verilir. Bu isim Almanların depolamaya verdiği isimdir. Genç biranın tadı iki hafta sıfır derecede bekletildikten sonra gelişmeye başlar. İstenilmeyen tatlar biranın içinde hala mevcut olan mayanın kalanlarıyla doğal olarak çıkartılır. Böylece biranın tadı gelişir. Bütün bu işlerden sonra bira içmek için hazırdır ve bu biraya olgunlaşmış bira ismi verilir.

Süzme ; Olgunlaşmış biranın süzülmesi gerekir. Çünkü biranın içinde yüksek miktarda mayanın kalanları ve protein maddeleri hala mevcuttur. O da biranın rengini bulanık yapar. Süzme kovasında tozların bir çok tabakası şekillenmiştir. bu tabakalar da maya ve proteinlerin geçirilmemesine yardım eder. Fakat biranın geçip gitmesini sağlar. Filtrelenmiş biraya parlak bira ismi verilir ve bu şişelenmeye hazırdır. Süzme biralar şişelere ve kutulara paketlenir.

Pastörize Etme ; Biraların pastörize edilmesi ani ısıtmayla veya şişelemekle uygulanır. Birayı pastörize etmenin amacı birayı stabilize etmek ve raf ömrünü uzatmaktır. Pastörize etme 20 dakika 60 derecede yapılır ve sonra kısa zaman içinde soğutulur. Hızlı pastörize edilmesi bazen kullanılır. Bu çabuk süreçtir ve birayı 85 derecede bir dakika tutar.
Biranın pastörize edilmesi yavaşlar fakat zamanın boşu boşuna harap edilmesini durdurmaz ve ürünün raf ömrünü uzatır.
Pastörize etme “draft” ve şişelenmiş/konserve edilmiş biralar arasındaki esas farktır. Pastörize etme biranın sabitliğini sağlamasına rağmen şişelenmiş ve konserve edilmiş biranın tadına olumsuz etkisi vardır ve tazeliğini azaltır.
Önceleri bütün şişelenmiş ve konserve edilmiş biralar pastörize edilirdi. Bugünlerde mikroskobik maddelerin keşfedilmesiyle, pastörize edilmemiş bira şişeleme ve konserve edilebilir. Biranın uzun ömrünü sağlayabilmek için sterileze-filtre edilmiş bira yapılır. Bu da biranın taze tadını sağlar.

Bira'da Kullanılan Şerbetçi Otu

Bir zamanlar neredeyse bütün içkileri tatlandırmak için bitkiler, meyve baharatları, meyveler veya ağaç kabukları kullanılırdı. Örnek olarak,  vermut, cin, aquavit, bira ve bir çok likörü gösterebiliriz. 
Şerbetçiotu çok eski medeniyetler tarafından da bilinmekte idi. Genellikle bahar dönemindeki genç filizleri kullanılırdı. Şimdi özel yetiştirme alanları vardır.

Muhtemel adı Humulous Lupilous’tur ve biraya katıldığında keskin bir tad oluşur, aynı zamanda güzel kokulu aromalı bir tada sahiptir.

Bugün şerbetçiotu sadece bira endüstrisi için yetiştirilmektedir ve değişik yapı ve kalitelerde bir çok çeşidi vardır. Bazıları zengin bir koku sağlar, diğerleri ise acılık (sertlik)’leri çin kullanılır.
Avrupa’da sadece dişi şerbetçiotu kesilerek çoğaltılır, tohuma ihtiyaç duyulmaz, böylelikle erkeğin olmasınında önemi yoktur. Çiçek tohuma dönünceye kadar beklenmez. Tohumlar alttan mayalanmış biraların arıtılmasında problem çıkmasına neden olabilirler. Avrupa kıtasında erkek şerbetçiotu neredeyse yok olmuştur, İngiltere’de ise erkek şerbetçiotu ale türü bira üreticilerine büyük problem oluşturmazlar İngiltere’deki bazı türler çabuk olgunlaşırlar ve gübrelendiği taktirde daha faydalı olurlar.

Dişi şerbetçiotu Acone olarak teknik adı ise Stroble şeklinde bilinir. Her bir stroble ince petal tabakasından oluşur. Her bir petalin temelinde tohum vardır, hem tohum hem de petal yapışkan, sarı salgı bezi taşırlar ve bira üreticilerinin ihtiyacı olan kimyasal maddeleri içerirler, bunlar aynı zamanda tanen de içerirler.

Şerbetçi otunun kimyasal yapısı çok karmaşıktır. Humulones olarak bilinen ve acılığı sağlayan asit içerir. Ayrıca Şerbetçi otunun koruyucu bir özeliği vardır ve bu yüzden bira pastörize edilip soğutuluncaya kadar koruması için şerbetçi otu katılır.

Şerbetçi otu iğneli ısırganlar ailesine mensuptur ve üzüm gibi uzun ince dallarda yetişirler. Toplandıktan sonra ateşte yavaşça kurutulur, soğutulur, balya veya çuvallara basılır. Daha modern bir teknik ise; ot ezilerek küçük parçacıklar haline getirilir ve vakumlanarak plastik kaplara koyulur böylece uzun bir ömür ve tazelik verilmiş olur ve bu saye da geleneksel balya veya çuvallara oranla taşıma maliyeti daha az olur.

Bira üreticilerinin çoğu şimdi bu ufalanmış şeklini kullanmakta, buna rağmen bazıları geleneksel yöntemi kullanmaktadırlar, yine bazıları konsantre edilmiş sıvı ot kullanırlar.
Şerbetçi otunun sayısız miktarda çeşitleri vardır. Bira arpası, su ve ayrı ayrı maya türü gibi şerbetçi otunun iyi seçilmesi biranın kalitesine çok etki eder. Bira yapımında şerbetçi otu aşağıdaki özellikleri verir :

Hoş aroma, keskinlik aroması
Mikro organizmaların büyümesini engelleyen antiseptik
Biranın temizlenmesi


Bazı iyi bilinen şerbetçiotu türleri
Fuggles (İngiltere) : Yumuşaklık
Goldings (İngiltere) : Dolgun acılık
Saaz veya Saazer Çek Cumhuriyeti : Bohemia kırmızısı daha doğrusu Zatec Çek Cumhuriyeti’nın merkezinde bir şehirden ismini alır ve Bohemia dünyada kaliteli şerbetçiotunun yetiştirildiği bölgelerin başında gelir
Cascade (Amerika) : Aroma için mükemmeldir.
Hallertau (Almanya) : Tatlı narin
Herbruck (Almanya) : Tatlı narin
Tettnang (Almanya) : Tatlı narin
Northern Brewer (İngiltere) : Kuru

Biranın Tarihi


Bira kelimesi Almanca Poer veya Bior kelimesinden gelir. Poer ezilmiş ve yeşermiş arpadan yapılan bir içecektir.
Latince bira Verevisia’dır ve Ceres yani tohum tanrıçası kelimesinden gelir. Modern İspanyolca da Cerveza, Portekizce’de ise Cerveja bira anlamına gelir.
Biranın tarihide şarabın tarihi gibi uzak medeniyetlerde başlar, Bilinen biranın ilk kullanımı M.Ö 3000 yıllarında Mezopotamya’da olmuştur, ve % 40 yeşermiş tohumdan yapılmıştır. Eski Yunan ve Roma’da bütün alkollü içecekleri sert biralar olarak adlandırırlar.

Tabiki daha önceleri biranın yapımı bizim şu an bildiğimizden farklı idi. 1700’lerde Modern Avrupa medeniyeti biraya bugünkü halini verdi. M.Ö. 3000 yıllarında şerbetçiotunun biraya hoş bir tat verdiği keşfedildi ayrıca aynı dönemde Mısırda bilinen 6 farklı tür bira var olduğu ifade edilir.

Tarihte Sümerler’e ait bira hazırlanışını gösteren dökümanlar bulunmuştur. Bu dökümanların bir kısmı, havanda arpa ve diğer tahılları döven sümerleri gösteren resmedilmiş duvar gravürleridir. Hatta bir firavun mezarının duvarlarında bira üretimi resmedilmiştir. Alttaki resimde sümerlerin birbirlerinin şerefine resmi bir toplantıda bira içtikleri gösterilmektedir.

Bugünlerde halen çok eski üretim teknikleri kullanılmaktadır. Belçikalı Lambic ailesi biraya en eski bilinen geleneksel yabani maya ile mayalama yöntemini kullanmaktadır.
Şu an mevcut bulunan biralar yaklaşık 20 ilkeye dayanmaktadır, Berlin Weisse Wheat birasından tutunda meşhur İrlanda Stouts birasına kadar. Şu an bilinen yaklaşık 5,000 bira üreticisi ve 15,000 civarında marka bira vardır.
Genel olarak şarap, meyve ve özellikle üzümün yetiştiği sıcak iklimin olduğu yerde üretilir, Bira ise daha serin ve tahılların özellikler arpanın yetiştiği yerlerde üretilir.

1700’lü yıllarda Avrupa’da Phylloxera’nın yapmış olduğu üzüm bağı tahribatından dolayı şarap endüstrisi tükenmeyle yüz yüze geldi. Aşağı yukarı aynı dönemde mayalama ve mayanın kontrolü ile ilgili büyük gelişme sağlandı ve bu biranın daha kalitesinin yükselmesini ve Pazar payının artmasını sağladı.

Bira'nın Tanımı



Bira: Arpa maltına  şerbetçiotu katılarak ve bira mayası ile fermantasyona uğratılması sonucu elde edilir. Tarihte, bir çok kültürün bira veya biraya benzer içecekleri hazırlama şekli vardır. Bunlara örnek olarak Rusların çavdardan yapılan bira benzeri içeceği olan Kvass söylenebilir. Çinlilerin Samshu (Samsoo) ve Sarawakian’ların Tuaki’ı, bunların hepsi pirinçten yapılır.

9 Haziran 2012 Cumartesi

TBD Mesleki Eğitime Katkılarına Devam Ediyor


Türkiye Barmenler Derneği İstanbul Ortaköy Zübeyde Hanım Kız Teknik ve Kız Meslek  Lisesi ile işbirliği yaparak, öğrencilere mesleki eğitim vermesinin ikinci etabında; Votka, Gin, Rom, Whisky ve Tequila’ın tarihçesi, üretim şekilleri, ürünlerin tadımını gerçekleştirmiştir. Kokteyl yapma sanatı, kokteyl yapma yöntemleri ve kokteyl yapma pratiği ile öğrencilere kokteyller hakkında gerekli bilgiler verilmiştir.

Ürün tadımlarında İstanblue ve Binboa Vodka oldukça beğeni almış bulunmaktadır. Captain Morgan Black Jamaica Rom harikulade tadı ile günün en gözde içeceği oldu. Bailey’s lezzeti ile tüm öğrencilerin beğenisi kazandı.

Kokteyl yapma pratiği oldukça keyifli ve neşeli bir ortamda yapıldı.Henüz öğrenci olmalarına rağmen harikulade kokteyller yaptılar. Geleceğin en iyi Barmaid’i olmaya hepsi aday olduklarını ispatladılar.
  

 




2 Mayıs 2012 Çarşamba

TBD Meslek Lisesi Öğrencilerine Eğitime Devam Ediyor


Türkiye Barmenler Derneği İstanbul Ortaköy Zübeyde Hanım Kız Teknik ve Kız Meslek  Lisesi ile işbirliği yaparak, öğrencilere mesleki eğitim vermeye başladı. 02 Mayıs 2012 günü; Şarabın Tarihçesi, Şarapların Sınıflandırılması, Şarap Bileşimi, Şarap Dünyası, Şarap Üretimi, Şarap Sunumu, Şarap Servisi, Şarap Tadımı, Şarap Terimleri tanımlarını içeren konuları işleyerek eğitimin sonunda ve Şarap testi uygulaması yapılmış, Beyaz, kırmızı ve rose şarapların tadımları gerçekleştirilmiştir.

Kırmızı şaraplarda Gökçeada’da üretilen Nusretbey organik şaraplarından Cabernet Sauvignon ve Cabernet Sauvignon& Merlot kupajı şarapları test edilmiştir.




   
  


23 Nisan 2012 Pazartesi

23 Nisan



CUMHURİYET’imizin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Çocuklara armağanı Dünyanın ilk ve tek çocuk bayramı olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.

23 Nisan 1920’de ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması ile Türk milleti, Atatürk’ün önderliğinde bağımsız ve kendi kendini yönetir bir halde yaşamak için olanca gücüyle verdiği kurtuluş mücadelesindeki en büyük adımlardan birisini atmıştır.

Türk halkı, millet iradesini esas alan bu önemli adım sayesinde bağımsızlık savaşını kazanmış, Atatürk’ün önderliğinde uygulamaya konulan yenilik hareketleri sayesinde çağdaş ve teknolojiden faydalanmasını bilen bir toplum haline gelmiştir.

23 Nisan ülkemizde Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmakta olup, bu bayrama birçok yabancı ülke çocukları da iştirak etmektedir.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Gilbeys Gin


Çok eski bir İngiliz cinidir. Üretiminde doğal bitkiler vardır. Tadı ferahlatıcıdır. Alkol derecesi % 37,5’tir. 

Gordon's Gin


GORDON’S LONDON DRY GİN
Dünya'nın en önemli cin markalarındandır. Üretiminde turunçgiller, kişniş ve ardıç kullanılır. Sek ve sert tadı vardır. Alkol derecesi % 43’tür. Damakta güzel bir tad bırakır.

Beefeater Gin


1820 yılında James Burrough tarafından Londra’da yaratılmıştır. Tadındaki canlı ve güçlü aromalara dünyanın farklı bölgelerinde yetişen çeşitli egzotik bitkilerden elde edilen karışımın, damıtım öncesi daha uzun süre dinlendirilmesi neticesinde oluşan dolgun, dengeli bir tadı vardır. Londra’da damıtımı yapılan tek cin markasıdır. Alkol derecesi % 40’dır.

31 Mart 2012 Cumartesi

BOMBAY SAPPHIRE GIN


BOMBAY SAPPHIRE GIN Dünyanın en çok tercih edilen cinlerindendir. Kendine özel “buharı aromalandırma” tekniğiyle üretilir. Bu teknik sonucunda eşsiz, yumuşak, dengeli  bir aroma ve tad elde edilir. Dünyada sadece dört adet olan ve Bombay Sapphire’e ait özel imbiklerde damıtılır. Alkol derecesi % 47’dir.

İçerik: Özenle seçilmiş 10 bitkinin harmanıyla (limon kabuğu, juniper üzümü, cennet tohumu, anason, badem, orris kökü, cubeb üzümü, coriander tohumu, cassia ağacı kabuğu, anjelika kökü) elde edilen enfes bir lezzeti vardır.

Damıtım : Alkole buhar yoluyla nüfuz eden bitki aromaları, Bombay Sapphire’e özel “Carterhead” kazanları içinde damıtılır. Üçlü damıtımdan (Triple Distillation) geçmiş 100% nötr tahıl alkolü ısıtılarak buhara dönüştürülür. Buhar düzeltici kolondan geçirilir. Bu sistem sadece buharın en saf şeklinin geçmesine izin verir. Buhar, ayrı bölmelerde bulunan 10 çeşit bitkinin olduğu sepetten süzdürülerek, narin aromalarının buhara nüfuz etmesi sağlar. Buhar sıvıya dönüşeceği  kondansatörde toplanır. Sıvı, alkol kasası denen kutulara Bombay Sapphire olarak dökülür. Tankın içinde toplanan Bombay Sapphire özüne daha sonra Vyrnwy gölü suyu  eklenir.   

Cini Kullanma Ve Sunma

Dutch or Geneve gibi hoş kokulu cinler buzla içildiği zaman çok güzel tat verir (on the rocks). Çünkü bu tür cinlerin tadı, karıştırdığınız her şeyin kokusundan üstün gelir.
Dry cinleri çeşitli karışımlarda içtiğinizde güzel olurlar ve onun için dry cinler karışık içkilere ve kokteyllere katılır. Bir dilim lime veya limonla içildiğinde hoş bir tat verir.

CİN TÜRLERİ

London Dry Gin : Dünya çapında en çok tanınan çeşittir. London Dry Cin, 19.yy da Londra’da üretilmiştir ve her coğrafyada bir çok üretici tarafından yapılmaya başlamıştır. Saf alkolün bitkilerle damıtılması sonucu elde edilir. Bu cinler hafif, saf, temiz ve dry’dır. Sek tadı vardır, aroması Hollanda (Dutch) cinininki kadar çok değildir. Nadiren sek içilir, bir çok kokteyl yapımında kullanılır. Daha çok tonikle birlikte, buzla ve taze dilimlenmiş limon ya da misket limonu ile içilir.  Bir çok kokteylin yapımında temel öge olarak kullanılır.
Geneve or Dutch Gin  / Cenova veya Hollanda Cin’i : Hollanda’da damıtılan bu cinin üretimi diğer cinlerin üretiminden biraz farklıdır. Genever Cini 100° derecede damıtılır ve çoğu zaman arpa parçasına eşit tahıl ezmesiyle, malt (bira yapımında kullanılan özel arpa), mısır (tahıl tanesi manası da var) çavdar ile başlar. Ardıç meyvesini mevcut olduğu ortamda, alçak ayarda tekrar damıtılır. Cin arpa tadıyla ve aromasıyla doludur. Kokusu çok keskindir ve ardıç meyvesinin yoğun tadını almak mümkündür. Bu cin çoğu zaman katışıksız (saf) ve soğuk halde içilir. Kokteyl yapımlarında çok kullanır.
Plymouth Cin : İngiltere’nin Güney sahilinde Plymouth’da Siyah keşiş manastırında üretilen biraz farklı tipte bir cindir. Normal London Dry’a oranla aroması daha ağırdır. Kraliyet donanmasının en popüler içeceğidir, Angostura ağacının acı özünden bir damla konur ve genellikle su eklenerek içilir.

Sloe Cin : Bu gerçek bir cin değildir, ekşi tadı veren sloe çileklerinden (küçük eriklerden) yapılan likördür, tatlandırmak için şeker eklenir. Daha çok köylüler yaparlar, köylüler köy kenarında yetişen yabani çakal eriklerini toplayıp değerlendirirler.

Old Tom Cin :  Bu cin dry cindir ve şeker şurubuyla tatlı yapılmıştır. Bu günlerde bu tür cin çok seyrek görülür. Tom Collins, Old Tom Cini kullanılarak icat edilmiştir.

Golden Cin : Bu tür cinler kısa zaman süresinde, tahtada (ağaçtan yapılan bir şeyin içinde, yani fıçıda) yaşlandırılır ve hafif (açık) altın kahverengi rengi vardır, bu renk fıçıdan alınmış olan renktir.

Flavored Gin / Tatlandırılmış Cin : Doğal tat verici maddeler eklenerek elde edilen cindir. Elma, lime, limon, nane, frenk üzümü, portakal, şekerli veya şekersiz ananas. Bu tür cin 70° dereceden düşük olmayan sıcaklıkta şişelenir. Yoğun olan aromanın şişenin  etiketinde belirtimesi gerekmektedir.

Cin’in Tarihi

Birçok kişi Cin’in orijinal İngiliz içeceği olduğunu düşünür oysa ki Cin 16.yy’ın ortalarında  Doğu  Hindistan’da görev yapan Hollandalı askerlerin yakalandığı ateşli hastalıkların tedavisinde kullanılmak için  bulunmuştur. 
Cin, 1650 yılında, Hollanda”nın Leyden üniversitesinde tıp profesörü ve fizikçi olan Dr. Sylvius tarafından bulunmuştur. Hem tatlı hemde ucuz olan ve saf alkol ile ardıç meyvesinin damıtılmasında yapılan, şifa verici bir ilaç olarak üretilen cin’in mesaneyi hareketlendirdiğine ve böbrek hastalıklarının tedavisine yardımcı olduğuna inanılıyordu.
İlacın temel aroması olan ardıç meyvesi, daha sonraları Fransızlar tarafından “genievre” ve İngiliz askerleri tarafındanda “cin” ve ya “Hollanda” olarak anılmaya başlamıştır. 1690 yılında, Hollanda asıllı bir kral olan Kral William ingiliz tahtına geçince, İngiliterdeki cin üretimi artmaya başlamıştır. Başlarda, cin üretimi oldukça temel ve ucuz yöntemlerle işçi sınıfına yönelik imal ediliyordu. 1830’a kadar, bu gün bildiğimiz cin damıtma yöntemi kullanılmamıştır.

GIN / CİN

Gin / Cin :  Saf alkolün bitkilerle karıştırıldıktan sonra tekrar damıtılmasıyla elde edilir. Her üretici cine ana kokusunu veren ardıç meyvesini genelllikle kullanır. Genellikle tahıl ürünlerinden yapılır. Bu bitkiler, melek otu, acı badem, kalamus kökü, karaman kimyonu, çin tarçını, tarçın, kişniş tohumu, limon, portakal, meyan kökü, orris tohumu ve ardıçtır. Ardıç ve kişniş tohumu her zaman kullanılır. Teknik olarak, eğer tatlandırıcı eklenirse, cine likör ve ya cordial denilebilir. Alköl oranı %34 ile %47 arasındadır. Bir çok çeşit cin vardır, en yaygın ve popüler olanı ise London Dry Cin olarak bilinen İngiliz cinidir. 

27 Mart 2012 Salı

IC Hotel Grubuna Eğitim

Türkiye Barmenler Derneği ve Akademika Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri işbirliği ile IC Hotel Airport,  IC Hotel Green Palace ve IC Hotel Santai personeline Barmen, içecek ve kokteyl eğitimi verildi.


  
 

 



14 Mart 2012 Çarşamba

14 Mart Tıp Bayramı


Güzel ülkemin değerli tıp çalışanlarının 14 Mart tıp bayramını kutlar en içten sevgi ve saygılarımı sunarım.

Türk milletinin sağlığı ile yakından ilgilenen ATATÜRK'ün sağlık ile ilgili sözleri;

Sağlık ve sosyal yardım hususlarında takibettiğimiz gaye şudur: Milletimizin sıhhatinin korunması ve takviyesi, ölümün azaltılması, nüfusun arttırılması, bulaşıcı ve salgın hastalıkların etkisiz hale getirilmesi, bu suretle millet fertlerinin dinç ve çalışmaya kabiliyetli bir halde sıhhatli vücutlar olarak yetiştirilmesi. 1922 (Atatürk’ün S.D. I, S. 217)

Kendine devrimin ve devrimciliğin çeşitli ve yaşamsal görevler verdiği Türk vatandaşının sağlığı ve sağlamlığı her zaman üzerinde dikkatle durulacak ulusal sorunumuzdur. Çünkü Cumhuriyet, düşünsel, bilimsel ve bedensel bakımlardan güçlü ve yüksek düzeyli koruyucular ister.

Efendiler! Ulusumuzu tam güvenlik durumunda yaşatmak seçkin amacımız olduğu gibi onun sağlığına özen göstermek ve varolan olanaklarımız oranında toplumsal sorunlarına çözüm olmak da hükümetimizin görev bütünlüğü içindedir. Bu kapsamda olmak üzere, ülkemizin hekim gereksiniminin olanak elverdiği ölçüde giderimine uğraşıldı.

Ordunun bu yıl vermiş olduğu savaşlarda sağlık işlerinin yürüyüş biçimi takdir ile anmaya değerdir. (1. Dönem 4. Toplanma Yılını Açarken. 1 Mart 1923, Atatürk’ün söylev ve demeçleri Cilt 1 sf: 322)

Türk’e ev ve bark olan her yer sağlığın, temizliğin, güzelliğin, çağcıl kültürün örneği olacaktır. (TBMM 5. Dönem 1. Toplanma Yılını Açarken, 1 Kasım 1935, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 402)

Cumhuriyet Hükümeti’nin başlı başına bir ilke olarak başarıyla izlediği sağlık savaşımını gittikçe araçlarını artıran bir ölçüde sürdürmek gereklidir ve önemlidir. (2. Dönem 3. Toplanma Yılını Açarken, 1.11.1925, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 346)

Efendiler! Geçen yıl (1923) boyunca bütün ülkeyi kapsayan bir sağlık örgütüne başlanılmıştır. Zamanımıza dek genel sağlığın uğradığı savsaklamanın derecesi; Savaşım yoluna girildikçe, daha belirgin ortaya çıkmaktadır. Önümüzdeki yıl bile tüm sağlık savaşımı için özellikle önlem almak gereklidir. Özellikle sıtmaya karşı, başlı başına bir savaşım devresine girilmesi Yüce Meclis’in göz önünde bulunduracağı önceliklerden sayılsa yeri vardır. (2. Dönem 2. Toplanma Yılını Açarken, 1.11.1924, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 352)

Muhakkaktır ki, bizim için nüfusun korunması ve artırımını ve çalışanların güç ve zindeliğini sağlayan önlemlerin başında sıtma savaşımı bulunmalıdır. (2. Dönem 2. Toplanma Yılını Açarken, 1.11.1924, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 352)

Sağlık etkinlikleri ve savaşımdan aldığımız sonuçlar olumlu ve hoşnutluk vericidir. Sağlık ve Sosyal İşler’in değişik şubelerine ilişkin ve Meclis’in gündeminde bulunan, yasa tasarılarının onayı, sağlık ve sosyal işler örgütümüzde yeni gelişme sağlayacaktır. (2. Dönem 3. Toplanma Yılı Açışı, 1 Kasım 1925, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 365)

Her tür sağlık savaşımını, olanaklı olan derecede hızlı ve geniş bir biçimde izlemek, başlıca hedeflerden olmağa yaraşır.. (3. Dönem 3. Toplanma Yılını Açarken, 1 Kasım 1929, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 37)

Genel sağlık için esaslı olarak uygulanan önlemler kesintisiz tamamlanmalı ve genişletilmelidir. Cömert ve üretken olan Türk ulusu, sağlıkta sürekli teknolojik ilerlemelere erişince Türk yurdunu hızla dolduracak ve şenlendirecek güçte olduğuna kimsenin kuşkusu yoktur. (2. Dönem 1. Toplanma Yılı Açışı, 1 Mart 1924, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 346)